/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +59 -3
    sözlükte uzun zamandır kaliteli hikayeler okuyamıyoruz. doğrusunu söylemek gerekirse eski kitleden de eser yok aslında.

    bu başlıkta okuyacaklarınızın imdb 9.5/10 olacağını iddia etmesem de en azından, tamamen hayal ürünü olan ali cabbar hikayesinden çok daha ilgi çekici olacağını düşünüyorum.

    her gün küfür yememek adına en başından söyleyeyim; çok yoğun olduğum için boş vakitlerimde dolduracağım uzun bir hikaye olacak.

    neyse daha fazla uzatmadan giriş yapıyorum...
    ---

    18/05/2011, sınava hazırlandığım senemde, derslerimin yoğun olduğu bir çarşamba günü, evden okula diye çıkmış ama bi sahil kayalıklarında elimde bira ve sigarayla tek başıma 18 yaşımı kutluyorum.

    cebimde bir mp3 çalar ve kulağımda son ses sevdiğim kızın, yıllar önce sınıftayken gitarla çalıp söylediği şarkı. "anlamazdın, anlamazdın kadere de inanmazdın."

    bir yandan yüzümü güneş yakarken, bir yandan denize bakmaya çalışıyorum. sonra bir an hayatı sorguluyorum.

    veremden dolayı hastanelerde geçen çocukluğum, bu yaşıma kadar yaşadığım hayal kırıklıkları, reddedilişlerim, ihanetine uğradığım dostlarım, halen unutamadığım o kız ve ailemin dahi hatırlamadığı yapayalnız doğum günüm...

    edit:

    hikaye bitmiştir.



    destek olan herkese teşekkürler...
    ···
  2. 2.
    +19
    sorguluyorum ve merak ediyorum, ne zaman bir çıkış yolu bulabileceğimi, ne zaman bir kişi için bile olsa değerli olacağımı, ne zaman hayatımın yoluna gireceğini...

    ne yapacağımı da bilmiyorum sadece boş boş oturmuş sigara üstüne sigara yakıyorum. canım acıyor, yüreğim kanıyor ancak ağlayamıyorum.

    çünkü yaşadıklarımın aksine hep bir umut var diye düşünüyorum. hayal ettiğim şeylere bir gün kavuşacağımı düşünüyorum. ne de olsa umut fakirin ekmeği...
    ···
  3. 3.
    +12 -1
    kısa bir süre sonra tam bir şeyler yoluna girecek diye düşünürken, okul bitmesine yakın hem de ösysye az bir süre kaldığında, ailemin maddi sorunları nedeniyle antalyada bir otele çalışmaya gitmek zorunda kalıyorum.

    sezonluk iş olduğu için izin günüm yok, hafta sonu tatilim yok, bayram tatilim yok, resmi tatilim yok ve günde 12 saat.

    küçük bir personel odasında 6 kişi kalıyoruz ve oradaki her işe yetişmeye çalışıyorum. uyku haricinde kendime ayırabileceğim 2-3 saatte de sınava hazırlanmaya çalışıyorum.

    ösys günü sınavdan dolayı sadece 2 günlüğüne memleketime gidip gelebilmek için izin alıyorum ve bu aylar boyunca aldığım tek izin. mezuniyetime bile katılamıyorum.

    sınava girip 2 gün sonrasında işimin başına dönüp heyecanla sınav sonucumu bekliyorum...
    ···
    1. 1.
      +3
      ananı zütünden gibeyim onu izle feridun gibiş varsa da ben okumam
      ···
  4. 4.
    +7
    sınav sonucum geliyor ve istediğim üniversiteyi 1 soruluk puan farkıyla kaçırarak bi alttaki tercihimin geldiğini öğreniyorum. gerçekten de imtihan üstüne imtihan oluyorum. mesaimden sonra otelin barına geçip içmeye başlıyorum. içtikte içiyorum, içtikçe içiyorum. artık kaçıncı bardak votkam diye sayamazken gerisi hafızamda yok.

    sabah personel odasında yatağımda gözlerimi açıyorum, üstümü giyip lobiye çıktığımda işten çıkışımın verildiğini öğreniyorum. meğer o kafayla gece bi müşteriyle kavga etmişim ama zerre hatırlamıyorum.

    zaten sezon da bitmek üzere valizimi toplayıp memleketime dönüyorum...
    ···
  5. 5.
    +7
    memleketime döndükten kısa bir süre sonra okul için hazırlıklarımı tamamlayıp kendi şehrimde üniversiteye başladım. benim hayal ettiğim bu değildi elbette ancak kendi şehrimde kazanmam ailem için masraf açısından olabilecek en iyi seçenekti.

    fakat işin sıkıntılı boyutu şuydu ki ne okuduğum bölüm ne üniversitem ne de aile evinde kalmak beni asla mutlu etmiyordu.

    sanki okumak için okuyordum. zamanla sevemesemde sevmeye çalışır mutlu olurum diye düşünmüştüm ama olmadı.

    en son dayanamayıp üniversite kaydımı dondurdum. aslında bu almak zorunda olduğum karar iki parça kalan pgibolojimi iyice çökertse de her şeyin kırılma noktası ve yeni bir başlangıçtı...
    ···
    1. 1.
      +4
      usta yarım bırakırsan küserim açık tehdittir bu sana.
      ···
  6. 6.
    +11
    bir yıl içinde yaşadığım onlarca travma sonrasında pgibolojik destek almaya karar verdim. bir süre ilaçlara alışma süreci geçirdikten sonra istediğim bölümü kazanmak için bir dershaneye yazılmak istedim.

    babam yeni emekli olmuştu ve çalışmaya devam ediyordu. bir de hiç beklemediğimiz bir kurumdan aile maddi desteği almaya başlamıştık. ev dededen kalma olduğu için kira da vermiyorduk ve bu yüzden maddi olarak baya bi rahat etmeye başlayacaktık.

    bir sene önce olsa ailem dershane fikrine yüksek ihtimalle çok sert tepki verecekti ama maddi açıdan endişeleri azaldığı için ilk başta karşı gelseler de bir şekilde kabullendiler.

    yıllardır gitar çalıyor, şarkı söylüyor ve müziği seviyordum. bu işi neden profesyonel anlamda yapamayım ki diye düşündüm ve konservatuara hazırlanmaya başladım.

    bir hedef koydum ve artık elimde kalan tek şey bu hedefti. hiçbir şeyi elde edemesemde sevdiğim işi yapmayı hayal ettim ve tutunacak bu son dalıma sıkı sıkı sarılmaya başladım...
    ···
  7. 7.
    +9
    dershaneye yazılmak dışında bir gitar kursuna da gitmem gerekiyordu, çünkü sınava gitarla girecektim ama konservatuarın istediği seviyeden uzaktaydım. dershaneye yazılmam artıydı çünkü üniversite sınavında puan olarak ne kadar yüksek yaparsam yetenek sınavında o kadar işime yarayacaktı.

    ancak dershaneye yeni yazılmışken gitar kursu için de ailemden destek istemek zordu. bu sebeple mezun olduğum lisedeki müzik öğretmenimin yanına gittim. bir yol göstermesini istedim ve sağ olsun çok ilgilendi. kendi branşı da gitardı ve halihazırda çalıştırdığı bazı öğrencileri varmış.

    haftada bana 1 ders ayırabileceğini söyledi ve herhangi bir para talep etmedi. bu benim için harika bir haber oldu.

    dershane ve kurs işi tamamdı, hazırlıklarım tamamdı, maddi olarak da toparlanırken pgibolojim de düzelmeye başlamıştı.

    ve dershanenin ilk günü geldi hazırlandım giyindim çıktım binaya girdim ve sınıfa giriş yaptım...
    ···
  8. 8.
    +9
    derse 10 dakika vardı, sırama geçip oturdum. etrafta 2-3 kişi vardı test kitaplarıyla uğraşan. ben de mal mal etrafı seyrederken sınıftan içeri bir kız girdi. sarı kıvırcık saçlar, yeşil gözler, soğuk bir mizaç-duruş, ama beni benden alan bir koku...

    ilk göz göze geldiğimiz anı hatırlıyorum, bana bir bakışı vardı, yıllar geçtikçe o bakışa birçok anlam yükleyebildim. sanki içeri girerken aradığı bir şey vardı ama baktığında o aradığı şey bende yok ve sanki hiç olmayacakmış gibi...

    bense tam bir şeyler ilk defa yoluna girmişken bir anda farklı duygular içine büründüm.

    kızın adı da hasretti. soğuk donuk bakışlı bir kızdı ve bu yüzden hiçbir erkek yanına gidip konuşmaya çalışmıyordu. çünkü sanki her an tersleyebilecek bir mizacı vardı ama bu benim ilgimi daha çok çekiyordu.

    insan zaten ulaşamadığının delisidir, öyle değil mi?..
    ···
    1. 1.
      +1
      maalesef öyle gerçekten panpa
      ···
  9. 9.
    +8
    boşuna söylenmemiş, "insanın başına ne gelirse meraktan gelir" cümlesi. keza hasretin sessizliği kimsenin umrunda olmasada gün geçtikçe bende daha çok merak uyandırıyordu.

    bir kız düşünün ağzını bıçak açmıyor, hiç kimseyle samimi değil, tek oturuyor, teneffüslerde tek yürüyor, sadece tek başına takılıyor.

    ve yanında beyaz bir kulaklığıyla mp3 çalardan bir şeyler dinliyor ve bu bana ona karşı kendimi daha yakın hissettiriyor.

    konuşmak istiyorum, cesaretimi toplayamıyorum. bir süre zamana bıraktım ama sürekli onu düşünüyor, derslerde ona bakıyorum.

    bir yandan sınava odaklanmaya çalışırken, bir yandan gitar çalışırken bir yandan da geceleri onun için şiir yazıyorum.

    ve işte onun için bir gece karaladığım ilk şiir,

    "şems tünden, ben dünden kesmişken ümidi;
    gelip yarınlarıma ortak oldun.
    kalbim kışa, gönlüm yaza hasretken,
    sen düşlerime bir bahar oldun."
    ···
  10. 10.
    +7
    "hiçbir karşılaşma tesadüf değildir."

    yine bir dershane sabahı uyanıp güzelce hazırlandım hasreti görmenin heyecanıyla dershaneye gittim. sınıfa girdim ve yine kulaklığını takmış müzik dinliyordu. bunu tahmin ettiğim için ben de mp3 çalarımla müzik dinleyerek girmiştim sınıfa. bana baktı ona baktım sonra ikimiz de gözlerimizi kaçırdık.

    matematik dersindeydik hoca bi anda konunun dışında herkesin hangi bölümü istediğini sordu. hasrete sıra geldiğinde "hocam ben müzik bölümüne hazırlanıyorum" dedi. ben ağzım açık bakakaldım. hiç beklemiyordum. hoca ne çalıyorsun diye sorduğunda keman cevabını verdi.

    sıra bana geldiğinde ben de konservatuara hazırlandığımı ve gitar çaldığımı söyledim. hasretin ilk defa bana o kadar uzun bir süre baktığını gördüm sonra ona baktım ve yine kafasını çevirdi.

    işte burası ikinci bir kırılma noktasıydı, çünkü daha öncesinde yediğim redlerden dolayı hasretle konuşacak özgüvenim yoktu. en azından bu bahaneyle ona yaklaşabilirim diye düşünerek birazcık özgüvenimi topladım...
    ···
    1. 1.
      +3
      Nofap yapsaydın aga özgüveni artırır
      ···
  11. 11.
    +9
    daha önceden çocukluğu hastanelerde geçen birisi olarak, o süreçlerde manevi olarak hep yanımda birinin olmasını istemiştim. ancak o süreçlerde ailemin desteği dışında hep yalnızdım. o soğuk beyaz çarşafın üstünde yatarken içimden hep keşke "ben yanındayım" diyen biri olsa diye geçirirdim.

    o yüzden benim yaşamak istediğim ilişkide sadece maneviyat ve güven ön plandaydı. bir iki gün cinsellik yaşayıp ertesi gününde gözümün arkada kalacağı bir ilişki istemiyordum.

    hep sadık düzgün bir aile kızı istedim daha o yaşlardayken bile. cinsellik benim için üçüncü hatta dördüncü planlardaydı. ancak elbette ilişkide belli bir süreden sonra ben de sevdiğim kişiyle bir şeyler yaşamak isterdim...

    hasreti henüz tanımıyordum, öyle biri olmasını çok istiyordum. neticede müzikle ilgilenmesini öğrenmem üstüne, sessiz çekingen bir kız olması, farklı bir mizacı olması, renkli güzel gözleri, kıvırcık sarı saçları da her açıdan bende ilgi uyandırıyordu.

    artık tanışmam, onu tanımam ve bir adım atmam gerekiyordu. keza dersten sonraki ilk teneffüste sırasında otururken binbir zorlukla cesaretimi toplayıp yanına gidip "merhaba ben x" diyerek nihayet ilk adımı attım...
    ···
  12. 12.
    +10
    açıkçası öyle bir mizacı vardı ki terslenmeyi beklerken bi anda ufak bi tebessümle "merhaba ben de hasret" demesi beni çok şaşırttı. elimi uzattım ve elimi sıktı. sonrasında aramızda şöyle bir diyalog geçti.

    x: derste hoca sorunca dikkatimi çekti ben de konservatuara hazırlanıyorum da merak ettim acaba şu an nasıl bir yol izliyorsun?

    hasret: ya açıkçası benim henüz eğitimim yok sadece bi ara keman kursuna gitmiştim o kadar. şu an yeni yeni başlıyorum.

    x: hmm anladım ya ben de aslında bu sene hazırlanmaya karar verdim ama yıllardır gitarla uğraştığım için biraz teori kısmına da hakimim. eğer aklına takılan bir şey olursa sorabilirsin.

    hasret: olur olur teşekkür ederim.

    dedi ve en güzel yerindeyken hoca sınıfa girdi tekrar sırama oturdum...
    ···
  13. 13.
    +8
    "hasret de olsan vuslat da, bu defa gül yüzüme be hain kader!"

    tekrar tekrar umutlanıp hayal kırıklığıyla biten ömrümün yorgunluğu, gecelerin yalnızlığı var üzerimde.

    evet çok şey yoluna girdi hayatımda, yani eskiye nazaran. ancak hasret, benim için hasret olursa ne anlamı kalacaktı yine yaşamanın?

    normal birisi için çok güzel bir gündü. ben de eve mutlu gelmeyi çok istedim ama gözlerim dolu bir şekilde girdim odama. yere çöküp ağlamaya başladım. yine hayal kırıklığıyla sonuçlanmasından korktuğum bir yola girmiştim.

    içimdeki su bardağı kadar umuduma karşılık, odamdaki halıya kapanıp sürahilerce göz yaşı döktüm. çünkü gökyüzü kadar umutsuzdum. "yine olmayacak" düşüncesiyle saatlerce ağladım.

    yol yakınken vazgeçmeyi düşündüm ama içinde zerre kadar umut varsa dahi denemekten vazgeçemezsin. "umut çok tehlikelidir, belki de en tehlikelisi; umut insanı delirtir." - esaretin bedeli (1994)
    ···
  14. 14.
    +7
    bir yandan enstrümanıma çalışırken, bir yandan derslerimi ihmal etmemem gerekiyordu. çünkü artık tutunabileceğim son dal kalmıştı elimde ve ona sıkı sıkı sarılmak zorundaydım. haftada 1 saat müzik öğretmenime derse girerken, akşamları da ösysye çalışıyordum, başarmak zorundaydım.

    dershane günü geldi tıraşımı olmuş, güzelce giyinmiş, hazırlanmış erkenden derse gitmiştim. sınıfa girdiğimde bi tek hasret vardı. elim ayağım birbirine dolaştı elimdeki su şişesini yere düşürmüştüm.

    sonrasında durumu toparlamak için güldüm hasret de gülümsedi günaydın dedim, günaydın dedi. arkamdan hemen bi lavuk daha sınıfa girdi, hay dedim şansıma. neyse dedim boşver. hemen nasılsın napıyosun diye sordum iyiyim sen nasılsın faslı vs.

    bi arka sırasına oturdum. sonra çalışmalar nasıl gidiyo? dedim. şu an kararsız olduğunu boşlukta olduğunu söyledi, nedenini sordum. daha yeni başladığını ve nasıl bir yol izleyeceğini, kazanıp kazanamayacağını bilmediğini söyledi. bu yüzden bir yandan da alternatif bir bölüm için normal derslerine ağırlık veriyormuş. ben başarabileceğini söyledim, bilmiyorum dedi.

    ardından birkaç muhabetten sonra hoca sınıfa girdi ve ders başladı. o kıvırcık saçları önümdeydi, o kadar güzel kokuyordu ki derse odaklanamıyordum. gözlerimi kapatıp sadece hayal kurmaya başladım. sonra hocanın uyarmasıyla kendime geldim...
    ···
  15. 15.
    +6
    hoca uyardıktan sonra uykun mu var diye sordu, evet hocam biraz uykusuzum dedim öyle toparladım durumu.

    yine hazırlıklı gelmiştim, teneffüste çantamdan müzik defterimi çıkarttım ve hasrete defterimdeki konuları bilip bilmediğini sordum ve çok az bildiğini söyledi.

    istersen çıkışta sınıfta seninle biraz çalışalım ben de tekrar yapalım dedim. bi şaşırdı çekindi birkaç saniye duraksadıktan sonra olur teşekkür ederim dedi.

    o son ders benim için geçmek bilmedi, içimden 100 defa bitir amk hocası diye geçirdiğimi hatırlıyorum. hasretle ilk defa belli bir süre baş başa kalacaktık ve beraber ders çalışacaktık. içimden bi yandan ulan bi aksilik çıkmasa diye geçiyordu.

    sonrasında ders bitimi herkes kalkarken ben defterimi alıp hasretin yanına oturdum. derse başlamak için kalabalığın çıkmasını gürültünün azalmasını bekledik.

    bir iki muhabbetten sonra nihayet gürültü azaldı ve sınıfın kapısını kapattım ve konuyu anlatmaya başladım...
    ···
  16. 16.
    +4
    müzikte aralıklar konusunu anlatarak başlamıştım. öyle bir anlatıyordum ki içimden sanki 30 yıllık usta bir öğretmen çıktı bi anda. diksiyonum normal hayatta da çok iyiydi ve konuya da fazlasıyla hakimdim.

    anlatırken hasretin gözlerinden de alamıyordum gözlerimi. o donuk bakışları arasında benim kalbim ateş gibi yanıyordu.

    çok güzel bir ders işledik çok teşekkür etti. sonrasında bu sene bu şekilde çalışabileceğimizi söyledim. benim için vakit kaybı zahmet olacağını söyledi. ben de hayır benim için de tekrar oluyor hiç problem değil diyerek cevap verdim.

    tamam o zaman dedi sonra çıkışta minibüs durağına kadar beraber yürüdük. yürürken muhabbet tekrar açıldı ve başarabileceği güvenini ona aşılamaya çalıştım.

    bana herhangi bir enstrüman eğitimi alabilecek durumu olmadığını, dershaneye de binbir zor şartla geldiğini söyledi. tabi anladım demekten başka cevap veremedim ama bu işi bir şekilde çözmeye karar verdim.

    sonra minibüsüne doğru giderken görüşürüz dedi görüşürüz dedim ve ayrıldık. sonrasında eve gidip düşünmeye başladım...
    ···
  17. 17.
    +4
    keman biliyor olsaydım hiç tereddüt etmeden keman dersi de verirdim ama başka bir çıkış yolu bulmam gerekiyordu.

    bizim evin yakınlarında bir müzik merkezi vardı orayla görüştüm ve keman hocasıyla konuşup ders ücretlerini öğrendim.

    sonrasında hocaya böyle böyle bir durum olduğunu söyledim. tabi ki ne olursa olsun bedavaya yardımcı olmayacaklardı.

    acaba arkadaşımın ücretini aylık olarak kendim versem ve o sizin gönüllü çalıştırdığınızı zannetse sizin için bir sorun olur mu? diye bir teklif yaptım.

    kadın şaşırdı kaldı ve birkaç saniye duraksadıktan sonra "benim için sorun olmaz ama inanır mı?" dedi.

    ben de orasını kendim ayarlarım dedim, bana çok güzel bir kalbin var dedi. teşekkür edip çıktım.

    şimdi yapmam gereken şey ilk olarak hasreti "böyle böyle tanıdığım bir hoca var, gönüllü olarak birkaç öğrenci çalıştırdığını ve bir kişilik daha yeri olduğunu söyledi." yalanına inandırmaktı.

    çünkü hasrete gidip açıkça taksitlerini ben ödüyorum desem kabul etmeyip ters bir tepki de verebilirdi.

    ikinci olarak da daha kendim parayla özel ders alamazken bu parayı nasıl bulacaktım?

    bir çıkış yolu aradım ve işin ilginç tarafı neden böyle bir şey yaptığımı hiç sorgulamadım. hasret benim sevgilim değildi, yakınım değildi ben neden böyle bir fedakarlıkta bulunuyorum diye hiç düşünmedim...
    ···
  18. 18.
    +5
    çok güzel bir plan yapmam gerekiyordu, dershaneden bir gece önce sabaha kadar düşünüp durdum ve ertesi gün dershaneye gittim.

    sabah sınıftan içeri girerken hasrete bakıp gülümseyerek günaydın dedim günaydın dedi ve yine arka sırasına oturdum.

    nasılsın napıyosun faslından sonra ders başladı. teneffüste konuya nasıl gireceğimi düşünmeye başladım.

    ilk ders bitti ve teneffüste hasrete konuyu açmaya karar verdim.

    x: "hasret, geçen gün konuştuğumuzda keman eğitimi için öğretmen bulamadığını söylemiştin. geçen gün yolumun üstünde, daha önceden gitar eğitimi aldığım bi müzik kurumu vardı. hocama selam vermek için içeri girdim ve bi anda senin muhabbetin aklıma gelince keman öğretmeni sordum. bi keman öğretmeni vardı bazı yetenekli öğrenciler için 5'e yakın kontenjan açmış, gönüllü ders veriyormuş bir dönem boyunca ve bir kontenjan boşluğu varmış. görüşmek ister misin?" diye sordum.

    hasret önce ne diyeceğini bilemedi duraksadı ve "bilmiyorum ki yani beni yetenekli bulurlar mı?" dedi.

    "yani açıkçası hazır boşluk varken bence şansını dene böyle bir fırsat her zaman gelmez." dedim.

    "bilmiyorum, emin olamadım, kendime güvenemiyorum pek" dedi.

    "kaybedeceğin bir şey yok, bak adresi yazıyorum git şansını dene bence.\" dedim ve defterime adresi yazıp sayfayı kopartıp hasrete verdim.

    "olur çok teşekkür ederim" dedi.

    tabi ki ben her ihtimale karşı hocanın telefon numarasını almıştım ve eve gider gitmez hocayı arayıp "hocam böyle böyle bir bahane uydurdum" dedim tamam dedi.

    ertesi gün hasret kurumla görüşmek için gitmiş...
    ···
  19. 19.
    +5
    o gün kursa görüşmek için hasretle beraber gidebilirdim ama bu daha çok şüphe çekebilirdi o yüzden adresi verip müsait olduğun bir zaman görüş demiştim.

    ben de dershane çıkışı direkt eve gittim. eve geldiğimde annem bizim bi komşuyla oturuyordu. tabi salonda görünce hoş geldin abla dedim. hoşbulduk nasılsın napıyosun dedi neler yaptığımı sordu. ben de konservatuara hazırlandığımı söyledim.

    benim ikinci oğlan da gitar öğrenmek istiyor yardımcı olur musun ona dedi. çok yoğun olduğumu ama bazı günler ilgilenebileceğimi söyledim. tamam dedi teşekkür etti sonra odama geçip hasret ne yaptı acaba diye düşünmeye başladım.

    akşamında kurstaki hoca aradı ve kayıt yaptırdığını ve ilk taksidi girişte ödemem gerektiğini söyledi tamam en kısa zamanda kuruma uğrayacağım dedim teşekkür ettim.

    riskli bir işe bulaşmıştım ama umrumda değildi, bir şekilde o parayı bir araya getirecektim...
    ···
  20. 20.
    +4
    ertesi gün tabi ki sabaha kadar düşünmekten uyuyamadım. gece boyu sadece yarım saat 1 saat falan daldığımı hatırlıyorum. gözlerim kıpkırmızı şekilde dershaneye gittim. hasret henüz gelmemişti, ben oturacağı sıranın arkasında yerimi almıştım hemen.

    ilk dersin 10 dakikasında yoktu, acaba bugün gelmeyecek mi diye düşünürken bi anda sınıfa girdi. her zaman ki bordo renkli montu, siyah pantolonu, beyaz ayakkabısı, apar topar toplayıp çıktığı kıvırcık saçları, yine o donuk bakışları... 1 günde bile o kadar özlemişim ki...

    bana hafifçe gülümseyip kısık sesle günaydın diyerek sırasına oturdu. içim kıpır kıpır oldu, mutluluktan gözlerim dolacaktı nerdeyse.

    "acaba bunu yapan gerçekten aşk mı, yoksa biz mi bir şeylere çok fazla anlam yüklüyoruz?.."

    heyecanla teneffüsün gelmesini bekledim ve nihayet ders bitti. hafifçe arkasını döndüğünde naber nasılsın dedim. iyiyim dedi, kursa kayıt olduğunu söyledi.

    hiç bilmiyormuşçasına aa anlaşabildiniz mi hocayla diye sordum, evet ama anlam veremedim dedi.

    neden diye sordum "bu devirde kim kime bedavaya ders verir ki?" dedi.

    yani bilmiyorum şans dedim, "öyle" dedi...
    ···